Haddini Bilmek!

Özgürlük tartışılır bir kavramdır. Bağlı, bağımlı olmama, engel tanımayan, sınırları olmayan sözlük anlamıyla. Kimine göre özgürlük, başkasının alanına müdahale etmediğin sürece var, kimine göre; huzurlu ve mutlu olduğun kadar var, kimine göre de kafesinde bile öğretileriyle "ben özgürüm" diyenler var. Bunları çoğaltmak mümkün. Herkesin kendine göre bir özgürlük tanımı var. Saydığım tüm özgürlük terimlerine katılıyorum. Özgürlük bana huzuru ve mutluluğu getiriyor gerçekten. Ama özgürlüğümü başkasının özgürlüğünü kısıtlamadığım sürece yaşarım ki, fikrimi savunabileyim. Bir de özgürlüğü sadece kafesindekilerle olduğunu düşünenler var ki, onlara da inanıyorum: bir kuşu hayatı boyunca kafesinde tutarsanız kapağı açtığında çıkmak istemeyecektir. Dünyası o kadar olacaktır çünkü. Uçabildiğinin bile farkında olmadığı, hayatının yalnızca suluğundan su içmek, ve yemliğinden yem yemek olduğunu, kimi zaman yanına konulan dişi/erkek kuşla çiftleşmek, yumurtanın üzerine yatmak ya da yumurtaya bakmak olduğunu bilecektir hayatı boyunca. Bu da onun özgürlüğüdür. Bunu yazdığımda aklıma Esaretin Bedeli isimli Stephen King'in romanından uyarlanmış harika film geldi.İsmini hatırlamadığım yaşlı adamı 50 sene sonra hapishaneden çıkardıklarında köhne bir otel odasına yerleştirip, geçici olarak markette poşetleme işini yaptırıyorlar. Yıllardır alıştığı yuvasından uçan kuş, uçmayı öğrenmeye çalışıyor. Ancak uçabildiği tek yer odasındaki tavana astığı ip. Hazin bir son.

Tüm bu anlattıklarıma binaen bakıyorum da çevreme, insanın kendi özgürlüğü adına yaptıkları ne yazık ki bazı insanların özgürlüğünü kısıtlayıcı, kısıtlayıcılığı yetmiyormuş gibi karşı tarafın yüzünü kızartan cinsten. Bu tür insanlara bağırmak istiyorum bazen:
Bre zavallı insan, az mı derdin var ki kendine yeni dertler uyduruyorsun. Az mı kötü haldesin ki, bir de kendi kendini kötülemeye özeniyorsun. Ne diye yeni çirkinlikler yaratmaya çalışıyorsun? İçinde ve dışında zaten o kadar çirkinlikler var ki! O kadar rahat mısın ki rahatının yarısı sana batıyor? Tabiatın seni zorladığı bütün faydalı işleri gördün, bitirdin işsiz güçsüz kaldında mı başka işler çıkarıyorsun kendine? Sen tut, tabiatın şaşmaz, hiç bir yerde değişmez kanunlarını hor gör, sonra o senin yaptığın, bir taraflı acayip, münasebetsiz kanunlara uymaya çabala. Üstelik bu kanunlar ne kadar kendine mahsus, dayanıksız, hakikate aykırı olursa gayretlerin de o ölçüde artıyor senin. Mahalle papazının sana emrettiği gündelik işlere sıkı sıkıya bağlanırsın, Allah'ın tabiatın emirleri umurunda değildir. Bak bir düşün bunlar üzerine: bütün hayatın böyle geçip gidiyor. (Montaigne-Aşk Üstüne isimli denemesinin bir paragrafı.)

Umarın insanlar kimsenin işine burnunu sokmamayı öğrenir, edeplice kendi hayatlarını yaşarlar. Haddini bilmek böyle bir şeydir.

0 yorum:

Yorum Gönder

Gereksiz yorum yazmama konusunda uyarı hakedecek biri değilsin belki ama öyle olma ihtimaline karşı bu uyarıyı koymalıyım! Alınma:)

Related Posts with Thumbnails

Ben Şahsen Kendim

İsyanlarım, sevinçlerim ve hiç büyümemiş halimle Ben Şahsen Kendim