Hayal Gücü- Mei, Totoro ve yaratıcısı Miyazaki


Uzun süredir MSN avatarımı işgal eden bu sevimli kızla tanıştırmak istiyorum sizi. İsmi Mei Kusakabe. Komşusu Totoro'yu uzun yıllardır tanımama rağmen, hafızam Mei'yi tamamem silmiş son bir kaç ay öncesine kadar. Şimdiyse bir çok sosyal platformda çeşitli yüz ifadeleriyle avatarımı süslüyor.

Komşum Totoro, orijinal ismiyle Tonari no Totoro, 1988 yılında Hayao Miyazaki tarafından yazılıp yönetilmiş, Studio Ghibli yapımı bir Japon animasyon filmdir. Hastanede yatan annelerine yakın olabilmek için baba Tatsuo Kusakabe, büyük kız kardeş Satsuki Kusakabe ve minik kahramanımız Mei Kusakabe eski usul Japon evlerinden birine taşınırlar. O kadar gerçekçi uyarlanmış ki, sanki o eve siz taşınmışsınız gibi hissediyor, karanlık odalarda Mei yerine siz geziyormuş gibi hissediyorsunuz. Kısa süre sonra minik kızkardeşler toz bulutu tavşanları denilen orman cinlerini görmeye başlar onun arkasından da büyük orman cini Totoro'yu görürler. Annesinin rahatsızlandığını öğrenen 4 yaşındaki minik Mei annesine gitmek için evden kaçar ve onu bulmaya çalışan 11 yaşındaki abla Satsuki'ye yardım eden dev Totoro'nun hakiyesini anlatmaktadır. Bu anime ülkemizde, Japon Animasyon Günleri, 26. Uluslararası İstanbul Film Festivali, 9. Uluslararası Eskişehir Film Festivali ve Japon Çizgi Film Günleri kapsamında gösterilmiştir.




Hayao Miyazaki,bir çok uzun metrajlı animeye ve Japonya'da manga olarak adlandırılan çok sayıda çizgi romana imza attmıştır. Eserleri Japonya'da olağanüstü ilgi ve saygı gören Miyazaki, Oscar Ödülü'nü kazandığı 2002 yılına kadar çizgi film çevreleri dışında batıda pek tanınmıyordu. Kendisine sadece bu ödülü getirmekle kalmayıp bir ilkede imza atmasını sağlayan Ruhların Kaçışı filmi Berlin Film Festivalinde ödül alan ilk animasyon filmidir. Yanılmıyorsam geçtiğimiz yıl TRT 1'de izlediğim bu anime daha ilk dakikasından içine çekmeyi başarmıştı beni. Muhteşem bir kurgu ve görüntüler mevcut filmde. Böyle bir hayal aleminde yaşayan Miyazaki'yle gerçekten tanışmak isterdim. Ülkemizde de yine çok bilinen bir çizgi film olan Heidi'nin yapımcısı olarak tanınmaktadır Miyazaki. Daha sonra Stüdyo Ghibli'yi kuran Miyazaki eserlerini burada hazırlamaya başlamış ve bu stüdyo aracılığıyla hayranlarına ulaştırmıştır. Miyazaki'nin film listesi:

- the castle of cagliostro (1979)
- nausicaa of the valley of the wind (1984)
- castle in the sky (1986)
- my neighbor totoro (1988)
- kiki’s delivery service (1989)
- porco rosso (1992) (bizde yok)
- princess mononoke (1997)
- spirited away (2001)
- howl’s moving castle (2004)

Mei'nin üç boyutlu yüz ifadelerini görmek için buraya lütfen.

Kalan filmleri de izlemek şart oldu...

Nefretlerim-Sevdiklerim

Nefretlerim

* Kişilik bozukluğu olan insanlardan nefret ediyorum. Bir dedikleri bir dediklerini tutmuyor. Söz verip, yerine getirmedikleri yetmiyormuş gibi, üstüne üstlük pişkinlik yapıp türlü yalanlar uydurabiliyorlar. Bunlar hayatımın ruh hastaları başlığı altında irdelediğim sayılı kişilerdendir.

* Kadirşinas kelimesinin anlamını kavrayamamış insanlardan nefret ediyorum.

* Yere tüküren hanzolardan nefret ediyorum. Ha bir de sosyalleşmeye çalışan yalaka-sosyal hanzolar var ki, sanırım çevreye manuel hanzolardan daha fazla rahatsızlık veriyorlar.

* “İnsanlar beni anlamıyor” diyen insanlardan nefret ediyorum. Bre zavallı insan, demek ki kendini anlatamamışsın, ya da sen bu dünyadan değilsin. Yaşam felsefene bir bak, çevrende sevdiklerinden çok nefret edenlerin varsa yanlış dünyadasın dostum.

* Büyümüş de küçülmüş veletlerden nefret ediyorum. Her şeyi bilmemeleri gerek. Çocuk çocukluğunu, adam adamlığını, hayvan da hayvanlığını bilecek ama.

* Nisbet yapan insanlardan nefret ediyorum. Bak ben de şu var, bak sen şunu yaptın üstüne al işte ben de bunu yaparım diyen akıl fakirlerinden koru beni Tanrım!

* Kıyaslanmaktan nefret ediyorum. Şunun kızı şöyle olmuş da, şunun sevgilisi şöyle yaşıyormuş da. Bak onlar nişanlıymışlar da ama beraber yaşıyorlarmışlar da, bak şu kadın bir erkekle yaşıyabiliyormuş da. Lan godoş, bana ne be kimin ne yaptığından, ben kendi bildiklerimle bu güne gelip ahlaklı kalabildiysem, demek ki bana söyleyenlerin bir hayatına bakmaları gerek. Bu da insanların empati yeteneğinin ne kadar zayıf olduğunu gösteriyor.

* Bak şunun oğlu mühendis, bak şunun oğlu doktor… Seni görmeye gelmek istiyorlar… gibi saçma düşünceleri kabul edeceğimi düşünen zihniyetten nefret ediyorum. En azından işin iyi yönünden bakarsak, beni ne doktorlar, mühendisler, avukatlar istedi diyebileceğim

* Yargısız infaz yapanlardan nefret ediyorum. Kardeşim bir dinle karşındakini, senin de duymak isteyeceğin şeyleri söyleme fırsatı ver bir. Birkaç dakika kaybetmen kocaman bir dost ya da her neyse kazanmana neden olacaktır.

* İkili ilişkilerde üçüncü kişiyi araya karıştıranlardan nefret ediyorum. Ya gidin kendi başınıza yaşayın. “el ele kavga etmeyi” becerin.

* Kıskanç insanlardan nefret ediyorum. Allah’a şükür ki hiçbir zaman hislerim de yanılmadım. Kıskanç bir insan atfetmedim kendimi hiç. Ancak, bazı körü körüne kıskananlar var ki, olur olmadık kişilere iftira atmayı makul görüyorlar. Anlamadığım tipler.

* Borcuna sadık kalmayan insancıklardan nefret ediyorum. Bu maddi borç da olabilir, manevi borç da. Sanırım manevi borç dediğim nankörlüğe giriyor. Hoş maddi borcu da takıp giden nankör sıfatını alabilir.

* İnsanları süzen ve kilosu, boyu, orası burasıyla dalga geçen insanlardan nefret ediyorum. Yahu senin bir gün öyle olmayacağın garanti mi? Bırak o, o haliyle barışık ya da değil ama bunu sorgulamak, baştan aşağı süzmek sana düşmez. Kendine inatla baktıranları ayrı kefeye koyuyorum. Fazla büyümüş yerlerine daracık kıyafetler giyip, lömbür lömbür dolaşmaları fazlaca rahatsız ediyor.

* Gereksiz tartışmalara girenlerden nefret ediyorum. Laf ebeliği yaptığını sanıp, gereksiz kalp kıran insanları anlamıyorum.

* Kontrolsüz sinirden nefret ediyorum. Arada ben de yapıyorum ama. (öz eleştiri)

* Alkolizmden nefret ediyorum. Bu yüzden, neredeyse dünyanın en iyi babasını kaybetmek üzere olan bir evlat olarak, bu konuda savaş veren her yere desteğimi sunuyorum.

* Ne söylediğinin farkında olmayan tiplerden nefret ediyorum. Aptal insana tahammül edemiyorum ve onlarla iletişim kuramıyorum.

* Arada peydah olan öksürükten nefret ediyorum. Sigarayı bırakma zamanı geldi sanırım.

* Sakız çiğneyen erkekten nefret ediyorum. Hele bir de cakkıdı cakkıdı çiğniyorsa vur ağzına bir tane.

* Kolye, künye vb takılar takan erkekten de nefret ediyorum. Saçlarını boyatan erkeğe ise hiç tahammülüm yok. Bel çantası takanları ise iğğ söyleyemeyeceğim

* Türlü kız tavlama sanatı geliştiren erkeklerden nefret ediyorum. Açıkça söylemek bu kadar mı zor? Komik olduklarının farkında değiller sanırım.

Sevdiklerim

* İnsanları seviyorum. Her ne kadar bazılarının içinde kötülük olsa da onlar olmasaydı sanırım iyilerin değerini anlayamazdım diyorum.

* Gülmeyi seviyorum. Kahkaha atmanın bünyeme iyi geldiğini düşünüyorum. Sanırım herkes için böyledir.

* Ufak şeylerden mutlu olmayı seviyorum. Hayatta değer verilecek çok şey var. İş onlara değer atfetmekte.

* Kendi kendimle eğlenmeyi seviyorum. Ne kadar kötü şey yaşamışsam, bir şekilde yaptıklarımın sonucu olduğumu biliyorum. Pişmanlık duymaktansa olaylara eğlenerek bakmak bana iyi geliyor.

* Yazı yazmayı seviyorum. Betimleme yeteneğimin farkında olduğumdan kırk sayfada bir yaprağın düşüşünü betimleyebilen Yaşar Kemal’in bu ünvanını almak istiyorum.

* Yardım etmeyi seviyorum. Hasta ve düşkün insanlara olan zaafıma engel olmak istemiyorum hiç.

* Dozunda kaldığı sürece eğlenmeyi seviyorum.

* Lüzumsuz şeyleri de dahil ederek bir çok şeyi aklımda tutabilen hafızamı seviyorum. Böylelikle özel günlerde, hesaplamalarda, tanıştığım insanlarla ne konuştuğum konusunda, yüzlerde ve isimlerde ve hatta telefon numaralarında zorluk çekmiyorum.

* Zekamı seviyorum. İletişim zekamın kuvvetli olduğunu düşünüyorum ancak sayısal zekam için aynı şeyi söyleyemiyorum.

* Çok uçuk da olsa kimisi, hayallerimi seviyorum. Ne olursa olsun bu yeteneğimin hiç kaybolmadığını görüyorum. Hayal gücümün kuvvetliliğinden olsa gerek mantıklı rüyalar hiç göremiyorum.

* Simetri hastalığımı seviyorum. Bu kimi zaman insanları rahatsız etse de ben bununla yaşamayı seviyorum. Askıların aynı yöne bakması, cd lerin kapaklı olması, benzer konulardaki kitapların bir rafta toplanması, kıyafetlerin mevsimseli geçip ay ay ayrılması, aynı süsten iki tane olması…

* Alışveriş yapmayı seviyorum. Kıyafet ve ayakkabı tutkum hat safhaya ulaşsa da beni iyi hissettirmesi yeterli oluyor.

* Fotoğrafları seviyorum. Ayrıntıları gösteren aynalardır benim için. Elimden geldiğince çok fotoğraf çekip, olanları da arşivleme çabam vardır hep.

* Denizi seviyorum. Beni çok dinlendiriyor bir çok insan da olduğu gibi. Sabah saatlerinde denizi izlemeyi seviyorum.

* Yeni insanlar tanımayı ve onlardan yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum. Biliyorum ki herkesin yaşanmışlıkları birilerine ders olur nitelikte.

* Gezmeyi, yeni yerler görmeyi seviyorum. Bir gün sırt çantamı alıp deniz kokan bir kasabaya gitmeyi, oranın yerlileriyle kasaba meyhanesinde fasıl-rakı-balık keyfine varmayı, geceyi bir teknede geçirmeyi, tarihi yerlerini görmeyi, bol bol fotoğraf çekmeyi ve bir sürü yeni dostluk kazanıp dönmeyi istiyorum. Gördüğüm en güzel yere de yerleşip geri kalan yaşamımı orada geçirmeyi istiyorum.

* Otuza üç kalmış olsa da hala çocuk gibi çizgi film izlemeyi seviyorum.

* Aldığım işi sonuna kadar götürüp alnımın akıyla çıkmayı seviyorum. Elime yüzüme bulaştırdığım bir iş olmadığı için de ayrıca seviniyorum.

* Fikirlerini açıkça söyleyen, dobra insanları seviyorum. Onlarla çok daha rahat iletişim kuruyorum.

Photo: I Hate How Much I Love You

Photo: Love / Hate Task

Photo: Smile

Related Posts with Thumbnails

Ben Şahsen Kendim

İsyanlarım, sevinçlerim ve hiç büyümemiş halimle Ben Şahsen Kendim