Ben Kimim?

Kimi zaman kuşların seslerinin hakim olduğu sessiz bir orman, kimi zaman patlayan bir balonun çıkardığı sesim. Kimi zaman çikolatanın damakta bıraktığı tat, kimi zaman türk kahvesinin son yudumuyum. Kimi zaman geminin dümeni, kimi zaman çapasıyım. Bazen yatalak olur, bazen oyuncaklarımla oynarım. Bazı zamanlarda fırtınada boğulur, bazısında gemiyi limana getirdiğimle övünürüm. Kimi zaman 20. kata çıkmak için merdiven tırmanır, kimisinde asansöre binmeyi aklederim. Bazen eteklerime zil takar, bazen de çırılçıplak oynarım. Kimi zaman tam bir hanımefendi, kimi zaman hanzonun önde gideniyim. Ellerimi açıp dua eder, ertesi gün sabaha kadar fasılda içkinin dibini bulma yarışına katılırım. Erimiş kaşarın uzayan kısmı, ağustos ayının gündüz 12'si, ocak ayının gece 12'si, kolanın asidi, damarda dolaşan zehirli kanım.

Gökyüzünün yedinci katına merdiven dayamış, inerken de kanatlı bir peri olarak inmeyi dileyen biriyim. Sadece aşığım. Bazeni ya da kimi zamanı yok bunun, en saf duygumla aşığım sadece. Aslında; ben basitim, bazen de karmaşık. Aslında çok şeyim ya da hiçbir şey...

Kimim Ben?

Camdan cama

İzlediğim en iyi kısa film diyebilirim. Her izleyişimde yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşiyor, içime sıcacık duygular doluyor. İnsanın dayanma sınırlarını zorlayan her kötü şeyin arkasından muhakkak iyi bir şeyler geliyor. Hayat böyle sürprizlerle de dolu. Yeter ki, ertelemeden yakalayabilelim.

Böcekliğim Tuttu

Bugün şiir okuyasım geldi. Arada yazasım geldiği gibi. Nedense ilk aklıma gelen şiir bu oldu. Manidar mı benim için, ruh halimi mi yansıtıyor bilemedim. Aslında düşünmedim bile. Sadece aklıma geleni yaptım Orhan Veli'nin dediği gibi: "Düşünme arzu et sade...Bak böcekler de öyle yapıyor." Böcekliğim tuttu.


GÖVDEMDEKİ KURT


Sen
benim
minare boyunda çam gövdeme,
yumuşak
beyaz
bir kurt gibi girdin,
kemirdin!
Ben
barsaklarında solucan Makdonaldı besleyen
İngiliz amelesi gibi taşıyorum
seni içimde!

Biliyorum
kabahat kimde!

Ey ruhu lordlar kamarası kadın!
Ey uzun entarili tüysüz Puankare!
Karşımda:
demirleri kıpkızıl
bir şimendifer ocağı gibi yanmak
senin en basit hünerin;
yine en basit hünerin senin
buzun üstünde bir paten gibi kıvranmak!

Soğuk!
Sıcak!
Kaltak!
dur!
Yumuşak
beyaz
kıvrılışlarınla
beynime giriyorsun
kemiriyorsun!
Oraya giremezsin!
Onu kemiremezsin!

Yumuşak
beyaz
kıvrılışlarıyla
beynime giren kurdu
çürük bir diş çeker gibi söktüm!
Epeyce ter döktüm!
Bu sonuncuydu
bir daha olmayacak!


1924-Nazım Hikmet

Stilistliğini Konuştur!

Barbie bebeklerimle oynadığım dönemlerde, onların uzun saçlarına çeşitli şekiller vermemin yanında, anneannemin eskimiş ince çoraplarından modern elbiseler dikerdim. Kol yapmayı bilemediğimden genelde tüm kıyafetler straplez olurdu. Ama çocukluk hayalimi şimdi bebeklerin üzerinde değilde, bir internet sitesinde gerçekleştirdim. polyvore.com sayesinde artık seçtiğim kıyafetlerin kolları var:)
Renklerle aranız nasıl? Peki kıyafetlerle? Uyumlu mu giyinirsiniz? İşte size üzerinizde denemeden en şık kıyafetten, en bohemine kadar kiyafet seçenekleri. Sadece kıyafetle sınırlı değil, çeşitli takılar, makyaj malzemeleri, şapkalar, ayakkabılar, çantalar, dekorlar... Türkçe seçeneği bulunan bu sitede setler oluşturarak yarışmalara katılabilir, renklerin birbiriyle uyumunu inceleyebilir, hangi kıyafeti nereden ve ne kadara alabileceğinizi öğrenebilirsiniz. Seçtiğiniz setlerdeki nesneleri girerken, farklı sitelerden nesneler önünüze geliyor. Setlerdeki nesneleri aratırken ingilizce aratmayı unutmayın, seçeneğiniz çoğalır.

İstatistikleri gözden geçirelim:
Polyvore, Şubat 2007'de yayın hayatına başladı. Her ay yaklaşık 1.6 milyon ziyaretçisi var. Ayda 65 milyon kez tıklanıyor ve kayıtlı 440 bin üyesi var. 3.7 milyon ürünle 3.8 milyon "set" oluşturulmuş.

Mağazanı oluşturmak için buraya tıkla.

Sarmaş Dolaşlar Günü

Ne günmüş yahu anlamadım ki. Dışarda alabildiğine bir rüzgar, arada bir çakıl taşı büyüklüğünde dolu, sağanak... ve çiçeklerinden dökülen yaprakları toplamaya çalışan, rüzgarın kendini bile yerinde tutamadığı kızcağızlar ve onları yerlerine sabitlemeye çalışan erkekler. Nereye kafamı çevirsem cafe köşelerinde iki kişilik servisin açıldığı ama nedense sadece erkeğin ensesini gördüğüm sarmaşıklar, dükkanların vitrinlerini süsleyen kalpler, yağmurdan köşe bucak kaçan çiçekçiler. En sevdiğim renk kırmızıdan iğrendim bugün. Kardeşim olan var olmayan var, olup da yok gibi olan, yok da var gibi olan, olmayıp çok isteyen, oluyo da noluyo diyen, oldugu için çok mutlu olan, olmadıgı için çok mutlu olan, onsuz olamayan, onunla hiç olamayanlar var. Ne bu kardeşim ya bu kadar gözüne gözüne sokulmaz ki.

Ama kıskançlığın anlamı yok sanırım, sevgilisi yanında olan herkesi kutlarım. Bu kadar daha fazla da kutlamam hıh!

Ben Geldim...

Ortamı şöyle bir kolaçan ettim de her türlü konuda hepimizin ne çok söyleyecek şeyi var. Konunun erbabı olalım ya da olmayalım. Sağıma dönüyorum "şu şöyledir bu değişmez kuraldır." Soluma dönüyorum "bu böyledir şu da değişibilir bir kuraldır." Önüme bakıyorum "sen bana şunları yaptın ama yapman gerekenler şunlardı." Arkamdan işitiyorum "ben sana bunları yaptım hakettiğim bu muydu?"...

Kısaca bunları duymamam için ya uçmam ya da yerin dibine girmem gerek. Ne yazık ki konuşulan bir çok söz, laf yeterince -bu- gereken iki olasılığı gerçekleştiriyor.

Herkesin söyleyecek bir şeyleri varsa, benim de var dedim ve BEN ŞAHSEN KENDİM i doğurdum. Tüm dünyaya hayırlı bir blog olması dileğiyle:)

Related Posts with Thumbnails

Ben Şahsen Kendim

İsyanlarım, sevinçlerim ve hiç büyümemiş halimle Ben Şahsen Kendim